
EVRİM ÜZERİNE MAKALELER
3 içerik
Evrim Üzerine, hayatın ortaya çıkışı ve canlılardaki değişim hakkında ortaya atılan iddiaları; aceleci sonuçlardan ve kesinlik iddialarından uzak bir yaklaşımla ele alan bir makale serisidir. Bu seride evrim, sadece “olan biten” üzerinden değil; düzen, bilgi ve hassasiyet gibi kavramlar üzerinden de düşünülür. Bilimsel veriler ile bu verilerin nasıl yorumlandığı arasındaki fark özellikle korunur. yaraticiyainan.com, bilimi reddetmez, aklı küçümsemez, soruları bastırmaz. Bu nedenle Evrim Üzerine, okuyucuya hazır cevaplar sunmak yerine,bakmayı, fark etmeyi ve yeniden düşünmeyi teklif eder. Çünkü mesele yalnızca canlıların nasıl değiştiği değil; bu düzenin neye işaret ettiği meselesidir.
Seri İçeriği

DARWİN'İN GÖRMEDİĞİ EVREN
Charles Darwin 1859’da Türlerin Kökeni'ni yazdığında, biyolojinin "motor odası" olan hücrenin içinden habersizdi. O dönemde "basit bir jöle" (protoplazma) sanılan hücre, bugün nanoteknolojik bir fabrika olarak karşımızda duruyor. Bu makale, 19. yüzyıl biliminin sınırlarını aşarak şu soruyu soruyor: Hücredeki bu "akıl almaz" mühendislik ve DNA'daki devasa bilgi, kör tesadüflerin mi yoksa üstün bir tasarımın mı eseridir?

MUTASYONLAR VE BİLGİ ÇIKMAZI
Neo-Darwinizm, canlılığın çeşitliliğini ve gelişimini iki mekanizmaya bağlar: Doğal Seçilim ve Mutasyonlar. Seçilim sadece eldekini eler, yeni bir şey üretmez. Geriye "yaratıcı güç" olarak sadece mutasyonlar (DNA'daki rastgele hatalar) kalır. Bu makale, "Bozuk bir klavyeye rastgele basarak kusursuz bir işletim sistemi yazılabilir mi?" sorusunu soruyor. Bilgi Teorisi ve genetik entropi ışığında; mutasyonların bilgi üretmediğini, aksine bilgiyi bozduğunu ve kâinattaki "Nizam" hakikatinin tesadüfü reddettiğini inceliyoruz.

İNDİRGENEMEZ HAKİKAT
Darwinizm, karmaşık biyolojik yapıların uzun zaman içinde, küçük ve işe yarar adımların birikmesiyle oluştuğunu iddia eder. Ancak mikroskobik dünyada keşfedilen bazı sistemler, bu "kademeli" açıklamaya meydan okur. Bunların en meşhuru, bir mühendislik harikası olan "Bakteriyel Kamçı"dır (Flagellum). Bu makale, Michael Behe’nin "İndirgenemez Karmaşıklık" tezi ile Risale-i Nur’daki "Sani-i Hakîm" kavramını birleştirerek şu soruyu soruyor: Parçaları tek başına işe yaramayan, ancak birleştiğinde çalışan bir motor, kör bir sürecin mi yoksa hikmetli bir Yaratıcın mı eseridir?