Evrim Üzerine

DARWİN'İN GÖRMEDİĞİ EVREN

DARWİN'İN GÖRMEDİĞİ EVREN

Charles Darwin 1859’da Türlerin Kökeni'ni yazdığında, biyolojinin "motor odası" olan hücrenin içinden habersizdi. O dönemde "basit bir jöle" (protoplazma) sanılan hücre, bugün nanoteknolojik bir fabrika olarak karşımızda duruyor. Bu makale, 19. yüzyıl biliminin sınırlarını aşarak şu soruyu soruyor: Hücredeki bu "akıl almaz" mühendislik ve DNA'daki devasa bilgi, kör tesadüflerin mi yoksa üstün bir tasarımın mı eseridir?

19. Yüzyılın Kör Noktaları ve Moleküler Hakikat

1. Düşük Çözünürlüklü Bir Dünyadan 4K Gerçekliğe

Charles Darwin'in dünyasını, pikselleri çok düşük, bulanık bir video kaydı gibi hayal edin. O, bu bulanık görüntüye bakarak dış görünüşteki (morfolojik) benzerliklerden devasa bir hikâye kurguladı. Ancak Darwin’in elinde biyolojinin en kritik haritası eksikti: Genetik.

Darwin, 1859'da evrim teorisini savunurken, hayatın nasıl aktarıldığını, yani kalıtım mekanizmasını bilmiyordu. Garip bir tarihsel cilve olarak, Mendel'in genetiğin temellerini attığı bezelye deneyleri (1866), Darwin'in teorisini kurmasından yıllar sonra yayımlandı ve Darwin bu mekanizmadan habersizdi.

Darwin için hücre, "protoplazma" adı verilen, içi belirsiz, basit bir siyah kutuydu. O kutunun kapağını açacak teknolojiye sahip değildi. Eğer Darwin, bugünkü gibi bir elektron mikroskobuna sahip olsaydı, teorisini aynı cesaretle yazabilir miydi?

2. Siyah Kutu Açıldı: Hücre Bir Şehir, Proteinler İşçidir

  1. 20. yüzyılda bilim, o siyah kutuyu (hücreyi) açtı. İçeride karşılaştığımız manzara, Darwin’in hayal ettiği "basit yapı"dan çok uzaktı. Modern biyolojinin önde gelen isimlerinden Bruce Alberts, hücreyi şöyle tanımlar: "Birbirine kilitlenen montaj hatları ve büyük protein makineleri ağından oluşan bir fabrika."

Bu benzetme edebi bir abartı değildir. Hücrenin içinde:

  • Veri depolayan kütüphaneler (Çekirdek/DNA),

  • Enerji santralleri (Mitokondri),

  • Atık yönetim tesisleri (Lizozom),

  • Yük taşıyan motor proteinler (Kinezinler) bulunur.

Soru şudur: Böyle entegre, bir parçası eksilse tüm sistemin çökeceği (indirgenemez karmaşıklık) bir "nanoteknolojik fabrika", kör süreçlerin ve zamanın bir ürünü olabilir mi? Bir fabrikanın tuğlalarının zamanla üst üste gelip, içine de kendi kendine çalışan robotları yerleştirmesi ne kadar makulse, hücrenin tesadüfen oluşması da o kadar makuldür.

3. Maddenin Ötesindeki Boyut: Enformasyon (Bilgi)

Darwinci mekanizmayı en çok zorlayan keşif, DNA'nın keşfidir. İnsan genomu yaklaşık 3 milyar harften (baz çifti) oluşan devasa bir kütüphanedir. Ancak buradaki kritik nokta "kimya" değil, "kod"dur.

DNA'daki A-T-C-G dizilimi, tıpkı bilgisayar yazılımındaki 0 ve 1'ler gibi "ayrık semboller" kullanan bir bilgi sistemidir. Bilim felsefesinde temel bir kural vardır: Madde, kendi başına bilgi (enformasyon) üretemez. Mürekkep ve kağıt (madde), üzerine yazılan şiiri (anlamı/bilgiyi) oluşturamaz. Şiir, şairin zihninden gelir.

Hücredeki bu "yazılım-donanım" bütünlüğü, materyalist açıklamayı yetersiz kılar. Çünkü yazılım (DNA kodu), daima bir yazılımcıyı (Mühendis/Alîm) işaret eder.

4. Felsefi ve Teolojik Okuma: Fail Kim?

Bilim, "sistemin nasıl çalıştığını" anlatır; "sistemi kimin kurduğunu" değil. Burada en büyük yanılgı, Mekanizma ile Faili karıştırmaktır.

Bir otomobilin motorunun nasıl çalıştığını fizik kanunlarıyla açıklayabilirsiniz. Ancak "Motoru fizik kanunları yaptı" derseniz, mühendisi inkâr etmiş olursunuz. Bediüzzaman Said Nursi, Tabiat Risalesi'nde tam da bu noktaya parmak basar: "Tabiat, icad edici bir güç değil, bir kanunlar bütünüdür.". Kanun (tabiat), bir irade tarafından konulmuştur; kanunun kendisi yaratıcı olamaz.

Bediüzzaman'ın meşhur "Eczane Temsili", bugünkü moleküler biyolojiyle şaşırtıcı derecede örtüşür: Yüzlerce kavanozdan (elementler), milim şaşmadan hassas ölçülerle alınan maddelerin kendi kendine birleşip hayat macununu (hücreyi/canlıyı) oluşturması imkansızdır. Bu hassas terkip, ancak "Küllî bir İrade" ve "Sonsuz bir İlim" ile mümkündür.

Sonuç: Perdeyi Aralamak

Bugün bilimsel veriler, Darwin'in 19. yüzyıldaki "kör noktasını" aydınlatmıştır. Evren ve canlılık, rastgele varyasyonların değil, muazzam bir bilgi ve tasarımın ürünüdür.

Evrimsel süreçler olarak adlandırılan mekanizmalar (seçilim, adaptasyon vb.), olsa olsa Yaratıcı'nın icraatındaki "sebep perdeleri" olabilir. Bir filtre (doğal seçilim) elindeki malzemeyi eleyebilir ama malzemeyi ve o malzemeyi seçen filtreyi yaratamaz.

Darwin'in görmediği evren, bize şunu haykırıyor: Bu mükemmel sistem, kör bir saatin tıkırtısı değil; her anı planlanmış, her parçası hikmetle yerleştirilmiş "okunabilir bir kitaptır". Ve bu kitabı okuyanlar için, her molekül, Sanatkârını gösteren bir ayettir.

KAYNAKÇA

Alberts, B. (1998). The cell as a collection of protein machines: Preparing the next generation of molecular biologists. Cell, 92(3), 291-294.

Darwin, C. (1859). On the origin of species by means of natural selection, or the preservation of favoured races in the struggle for life. John Murray.

Darwin Correspondence Project. (t.y.). Inheritance. Cambridge University Library. Erişim adresi: https://www.darwinproject.ac.uk/commentary/evolution/inheritance

Laland, K. N., Uller, T., Feldman, M. W., Sterelny, K., Müller, G. B., Moczek, A., ... & Odling-Smee, J. (2015). The extended evolutionary synthesis: its structure, assumptions and predictions. Proceedings of the Royal Society B: Biological Sciences, 282(1813), 20151019.

Mendel, G. (1866). Versuche über Pflanzen-Hybriden. Verhandlungen des naturforschenden Vereines in Brünn, 4, 3–47.

National Human Genome Research Institute. (t.y.). Base pair. Genetics Glossary. Erişim adresi: https://www.genome.gov/genetics-glossary/Base-Pair

Nursî, S. (2019). Risale-i Nur Külliyatı. İstanbul: Yeni Asya Neşriyat.

Pallen, M. J., & Matzke, N. J. (2006). From the origin of species to the origin of bacterial flagella. Nature Reviews Microbiology, 4(10), 784-790.

Shapiro, J. A. (2013). How life changes itself: The read-write genome. Physics of Life Reviews, 10(3), 287-323.

📚Seri İçeriği

EVRİM ÜZERİNE MAKALELER

Bu içerik 1. bölüm (Toplam 3 bölüm)

İlerleme33%

Bu makaleyi paylaş:

Paylaş:

Yorumlar

Henüz yorum yok. İlk yorum yapan siz olun!

Yorum Yapmak İçin Giriş Yapın

Düşüncelerinizi paylaşmak için üye girişi yapmanız gerekmektedir.

İlgili Makaleler